Kripto piyasasında kan kaybı sürüyor. ABD seçimleri ardından bahar havasına bürünen ancak makroekonomik endişeler nedeniyle düşüş potasına giren Bitcoin (BTC) fiyatı 13 Ocak Pazartesi günü 90 bin dolara kadar geriledi.
Donald Trump’ın ABD’nin 47’nci başkanı seçilmesiyle 2024 yılını görkemli bir şekilde kapatan Bitcoin fiyatı tüm zamanların en yüksek seviyesine (ATH) yine bu dönemde ulaştı. Ancak o dönem ulaşılan 108 bin dolarlık ATH noktasından yüzde 15 değer kaybeden BTC ve dolayısıyla kripto piyasasında gözler ABD’den gelecek makroekonomik verilerde.
ABD üretici fiyat endeksi (ÜFE) 14 Ocak Salı günü, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ise 15 Ocak Çarşamba günü açıklanacak. Söz konusu enflasyon verilerinin ABD Merkez Bankası’nın (Fed) para politikası üzerinde doğrudan etkisi bulunuyor. Nitekim başta Fed Başkanı Jerome Powell olmak üzere birçok Fed yetkilisi ABD’deki enflasyonun yüzde 2’ye çekilmesi konusunda oldukça ısrarcı. Kasım ayı enflasyon verileri yüzde 2,7 açıklanmış ve Fed’in para politikasının meyvesini verdiğine dair genel bir kanı oluşmuştu. Ancak piyasanın mevcut iklimi enflasyon oranının istenilen seviyeye bir türlü gelmemesi dolayısıyla endişeli bir tablo çiziyor.
Fed’in yaklaşık dört yıl sonra parasal sıkılaştırma politikasını sonlandırmasıyla ABD hisse senetleri ralli gerçekleştirdi. Geçtiğimiz yıl S&P 500 endeksi yüzde 22,26, teknoloji borsası Nasdaq yüzde 28,22 ve Dow Jones ise yüzde 12 değer kazandı.
Amerikan Dolar Endeksi’nde şaşırtan yükseliş
Parasal bolluğa işaret eden Fed’in faiz politikasındaki olası değişim ise piyasaların görmek istemeyeceği bir görünüme yol açıyor. Kripto gibi riskli varlıkların cazibesini kaybettiği bu dönemde ABD doları güçlenme emareleri vermeye başladı. Amerikan dolar endeksi DXY 2022 yılından bu yana ilk kez 110’un üzerine çıktı. DXY en son 2022’nin ekim ayında yani kripto kışının göbeğinde bu seviyelerde seyretmişti.
Keza ABD’de geçtiğimiz cuma günü beklentilerin üzerinde güçlü gelen tarım dışı istihdam verileri piyasanın tadını kaçıran bir diğer gelişmeydi. Piyasa beklentisi 164 bin olmasına rağmen aralık ayına ilişkin tarım dışı istihdam 256 bin olarak açıklandı.
Faiz indirimi beklentisi neredeyse yok
Fed’in faiz politikasına dair öngörülerde bulunan metriklerden CME Watchtool, 28-29 Ocak’ta toplanacak Federal Açık Piyasa Komitesi’nden (FOMC) faizleri sabit bırakmasını bekliyor. Fed’in mevcut faiz oranını (425 ila 450 baz puan) değiştirmemesine yüzde 97,3 olasılık verilirken, 25 baz puanlık faiz indiriminin Watchtool’daki oranı ise sadece yüzde 2,7.
Yatırım bankası Goldman Sachs 2025 yılında Fed’in iki defa faiz indirimine gideceğini öngörürken, Bank of America (BofA) ise faiz indirimi döngüsünün bittiğini öne sürdü. Reuters’a konuşan BofA’nın analisti, “İndirim döngüsünün bittiğini düşünüyoruz. Temel senaryomuz Fed’in uzunca bir süre rölantide kalacağı yönünde” ifadelerini kullandı.
Fed üyelerinden temkinli açıklamalar
Fed’in faiz politikasını değerlendiren Gedik Yatırım’ın haftalık bülteninde FOMC üyelerinin görüşlerine yer verildi: “Fed üyeleri aralık toplantısında yayımlanan projeksiyonlarda 2025 yılı için 50 baz puanlık indirim öngörürken, Fed üyelerinden temkinli açıklamalar gelmeye devam ediyor. Atlanta Fed Başkanı Rapahel Bostic, enflasyonun hedefe doğru engebeli yoluna devam etmesinin muhtemel olduğundan, Fed’in faiz indirimleri konusunda daha temkinli olmasını beklediğini söyledi. Philadelphia Fed Başkanı Patrick Harker, faiz indirimlerinin zamanlamasının belirsiz olduğuna dikkat çekerken, Boston Fed Başkanı Susan Collins ise belirsizliklerle karşı karşıya olunan bir dönemde faiz oranlarının ayarlanması konusunda daha yavaş bir yaklaşımın gerekli olduğunu belirtti.”
“2025 yılı sınırlı faiz indirimlerine sahne olur”
Gedik Yatırım’ın notunda “Trump’ın politikalarının enflasyonda yükselişe yol açması ve ABD ekonomisinin genel olarak gücünü koruması durumunda, Fed’in temkinli duruşunu koruyarak 2025 yılını sınırlı faiz indirimleriyle tamamlayacağı görüşümüzü sürdürüyoruz. Yıl içerisinde Fed’e yönelik beklentilerin küresel risk iştahının seyri üzerinde ana belirleyici olacağını değerlendirirken, bu beklentilerdeki değişimlerin küresel piyasalar ve varlık gruplarında oynaklığın yüksek seyretmesine neden olabileceği kanısındayız” görüşü savunuldu.
Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.