99 yıl önce, tüm zamanların en büyük iş adamlarından biri olan Henry Ford, altının yerini alacak bir “Enerji Para Birimi” geliştirmeyi planladı. Ford’un amacı, paranın kontrolünün merkezlendiğini iddia ettiği savaşları sona erdirmekti:
“Altının savaşla ilişkisindeki temel kötülüğü, kontrol edilebiliyor olmasıdır. Kontrolü kırarsan savaşı durdurursun.”
Ford, enerji destekli bir para biriminin savaşları durduracağını önerdi çünkü her ülke, ABD Muscle Shoals Barajı gibi enerji kaynaklarının “bozulmaz doğal zenginliği” ile desteklenen para birimi çıkarabilecekti.
Bitcoin, Ford’un Bu Tanımını Karşılıyor
“Bir değer standardı belirlediniz mi?” sorusu sorulduğunda Ford, “Enerji para birimi sisteminde standart, bir saat boyunca uygulanan 1 ABD Dolarına eşit olan belirli bir enerji miktarı olacaktır” ifadelerini kullanmıştı.
Başka bir deyişle, Ford, belirli miktarlarda üretilecek olan kilovat saat (kWh) olarak harcanan enerjiyle desteklenen bir para birimi önerisinde bulundu. Bu da Bitcoin mantığıyla eş değer bir şeydi. Daha fazla para birimi, yalnızca daha fazla enerji harcanırsa yaratılır. Ford, daha sonra bu projeden vaz geçti. Fakat Ford’un bu fikrinden bir asır sonra, enerjiye dayalı bir para birimi ortaya çıktı: Bitcoin.
Son 10 yıldır, Bitcoin’in fiyat geçmişinin %80’i enerji girdisine karşı 1’e 1 sabit bir değerle açıklanıyor. Tüm piyasalar gibi, fiyat değer etrafında dalgalanır. Ancak fiyat ve değer özünde birbirine bağlıdır ve ortalama olarak geri döner. Bitcoin, uygulanan madencilik enerjisine ve arz büyüme oranına bağlı olarak zaman içinde sabit bir değere sahiptir.
Ford’un Fikri ve Bitcoin
Ford, bu para biriminin yalnızca belirli bir miktar ve belirli bir amaç için ihraç edilmesini öneriyordu. Başka bir deyişle, daha fazla enerji girişi yaparsanız daha fazla para birimi ihraç edebilirsiniz ve bu tam olarak Bitcoin’in yaptığı şeydir. Bitcoin’de de bireysel bir madenci olarak ne kadar çok enerji harcarsanız, o kadar yeni basılmış Bitcoin alabilirsiniz.
Ford’un enerji para birimi konusundaki argümanı, altının aksine, kontrol edilemeyeceğiydi. Bunun yerine, her ülke, enerji kaynaklarının doğal zenginliğine dayalı olarak para birimi çıkarabilir. Bu sistem için değer standardı, 1 dolara eşit olacak şekilde, bir saat boyunca uygulanan belirli bir enerji miktarı olacaktı. Bu kilovat saat (kWh) destekli para biriminin Bitcoin ile bazı paralellikleri vardır ve bu da enerji girdisi tarafından ‘desteklenmiş’ olarak kabul edilebilir.
Ford’un standardını kullanarak Bitcoin’in mevcut değeri, enerji değerinin (kWh cinsinden) 0,00173 çarpanıyla (Joule ve kWh arasında dönüştürmek için) çarpımı ile belirlenebilir.
Bitcoin ağı şu anda yaklaşık X kWh enerji tükettiğinden, bir Bitcoin yaklaşık X dolar ‘değerindedir’ gibi.
Bununla birlikte, düşen enflasyon oranı nedeniyle Bitcoin benzersizdir. Mayıs ayındaki yarılanma olayının etkisi, esasen her bir Bitcoin’i oluşturmak için gereken enerjinin ikiye katlandığı anlamına gelmektedir.
Elbette, Ford sonunda planlarından vazgeçmek zorunda kaldı. Sonuçta, neden bir hükümet servet üzerindeki kontrolünü gereksiz kılacak bir sistemi düşünsün? Bu durum bir hafta içinde herkesin karar vermesi gereken basit bir iş meselesi, karmaşık bir siyasi mesele haline geldi. 60 yıldan fazla bir süre sonra, Avusturyalı ekonomist Friedrick Hayek, hükümetlerin para politikasının yalnızca ‘iyi para’ kavramına zarar verdiğine dair bu hayal kırıklığını yineledi:
“Bir şeyi hükümetin elinden almadan daha iyi bir paramız olacağına inanmıyorum. Yani, onu hükümetin elinden alamayız, tek yapabileceğimiz, sinsice dolambaçlı bir şekilde karşısında duramayacakları bir şey sunmaktır.”
Öyleyse enerji destekli bir para birimi olan Bitcoin, değiştirilemez ve hükümetler tarafından kontrol edilemez mi bir şey mi? Bu soruya yanıt olarak ‘Evet’ diyor Capriole Yatırım.
Ford’un dediği gibi:
“Bu sadece, alıştığımız uluslararası bankacılık grubu tarafından bize ifade edilenlerden farklı bir şekilde düşünme ve hesaplama durumudur ki, arzu edilen başka bir standart olmadığını düşünürüz.”
Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.