Kripto para olgusu var olduğundan bu yana kripto paralar hakkında en çok tartışılan hususların başında, kripto paraların varlığının ne kadar güçlü ve stabil olduğu sorusu geliyor. Eskimiş konvansiyonel ekonomik sistemin savunucuları, ki ben onlara “statükocular” diyorum, çoğunlukla Bitcoin ve diğer tüm kripto paralardan oluşan kripto para ekosisteminin devâmlılığının olmadığı, bir gün bu ekosistemin devletler eliyle kolayca yok edileceği gibi bâzı iddiâlar ileri sürüyor.
Peki, bu iddiâlar ne kadar doğru? Gerçekten bir gün devletler kripto paralara savaş açar mı? Savaş açarlarsa kripto para ekosistemini yok edebilirler mi?
Kripto paralar var olduğu ilk günlerde pek ciddîye alınmadı. Aslında kripto para diye bir şeyin var olduğundan, küçük bir internet canavarı azınlık hâriç, neredeyse kimsenin haberi bile yoktu. İlk kripto para olan Bitcoin, internetin tüm içeriğinin yaklaşık %95’ini oluşturan deep web üzerinde kullanılmaya başladığında, dünyadaki internet kullanıcılarının %95’inden çok fazlası ne deep web ne de Bitcoin diye bir şey duymuşlardı.
Kısa bir süre sonra Bitcoin’in bir piyasa değerinden bahsedilir oldu. Çünkü Bitcoin deep web sınırlarını aşıp, internet kullanıcılarının %98’inin bulunduğu internet ortamlarında duyulmaya başladı. Bitcoin alım satımı yavaş yavaş karanlık köşelerden aydınlığa çıktı. Bitcoin dışındaki diğer kripto paraların sayısının hızla artmaya başlaması ve artık adam akıllı bir kripto para piyasasından bahsedilir olmasıyla birlikte kripto para olgusu ilk kez ana akım medyanın, ekonomistlerin, siyâsîlerin, devlet görevlilerinin ve en önemlisi kalabalıkların dikkâtini çekti. İşte bu noktadan sonra kripto paralar artık hızla kitleselleşmeye başladı.
Bu kitleselleşme ve katlanarak artan hacim, tüm dikkâtleri yüzlerce milyar doların dönmeye başladığı piyasanın üzerine çekmeye yetti. Devletler yavaş yavaş gündemlerine kripto paralarla ilgili bir kısım tedbirleri ve çalışmaları da almaya başladı. Bugün geldiğimiz noktada, dünya üzerinde kripto paralarla ilgili en azından bir açıklama yapmamış devlet neredeyse yok. Dünyanın önde gelen ekonomilerine sâhip devletlerin hepsinin kripto paralar üzerine çalışma yürüten resmî kurumları ya da ekipleri var.
Fakat statükocu kesime göre bunlar yeterli değil. Bu kesime göre devletler, kripto para olgusuyla hiçbir zaman uzlaşamayacak çünkü kripto paranın varoluşunun kaynağı olan felsefe ile kripto paraların teknolojik alt yapısı yüzünden böyle bir uzlaşma genetik olarak imkânsız. Yine bu kesime göre devletler, kripto paraları her zaman bir düşman, bir tehdit olarak görecekler ve bu pasif tavırlarını sonsuza kadar sürdürmeyecekler. Bir gün devletler kripto paraları yasaklayacak ya da bir şekilde engelleyecek.
Oysa ki devletlerin hiçbiri kripto paraları yok etmek, engellemek gibi bir çaba içinde değil. Aksine, devletlerin büyük çoğunluğunun kripto para ile her geçen gün daha çok yakınlaştığını görüyoruz. Bugün dünyanın önde gelen devletlerinin hepsinde kripto paralarla ilgili yasal düzenlemeler mevcut. ABD’de kripto para konuları devletin çeşitli kurumlarına lisans verme yetkisinin verilmesi ile yavaş yavaş hukukî zemine oturtuluyor. Rusya’da Medenî Kânun’da bile artık kripto paralar ile ilgili hüküm mevcut. Ayrıca Rusya, kripto para kazançları üzerinden nicedir vergi alıyor. Kripto para piyasasından edinilen kazançların vergilendirildiği tek ülke Rusya değil. İspanya, Danimarka, İtalya, ABD ve daha birçok devlet bu vergilendirmeyi çoktandır uyguluyor. Kripto paralara karşı en “paranoyak” yaklaşımı sergileyen Güney Kore bile 2019 yılının sonuna doğru kripto paralara göz kırptı ve vergilendirmeyle başlayan bir dizi yasal düzenlemeye girişti.
Devletlerin kripto paralara karşı şüpheci bir tutumu olduğu muhakkak, bunun nedenlerini anlamak da zor değil. Fakat devletlerin kripto paraları tamâmen yasaklamak, bu ekosistemi ortadan kaldırmak gibi bir gâyesi olmadığını her geçen gün daha net görüyoruz. Devletler kripto para ekosistemi üzerinde daha çok denetim, daha çok kontrol, daha çok yaptırım gücü istiyor. Bu da devlet denilen mekanizmanın doğasından kaynaklanıyor. Ve devletlerin bugüne kadar kripto para ekosistemine yönelik attığı adımlar, söylenmelerinden daha somut bir gösterge olarak, aslında bu konuda orta yolu bulma arzularını işâret ediyor.
Bir diğer yandan, artık yüz milyarlarca dolarlık ekonomik büyüklüğe ve milyonlarca kişiden oluşan bir kitleye sâhip olan kripto para ekosistemi ile siyâsî ve hukukî bir savaşa girmek hiçbir devlet için akılcı bir yol olmaz. Zîrâ bu noktadan sonra kripto para ekosistemi, hukukî rüşdünü çoktan ispatlamış durumda. Deep web günlerinin yeraltı ekonomisinin sınırlarını çoktan aşmış, bambaşka ve şeffaf bir ekonomik sisteme dönüşmüş kripto para piyasası, geçtiğimiz 11 yıl içinde elde ettiği hukukî kazanımlarla artık basitçe “düğmesi kapatılabilecek” bir sistem değil. Bugün kripto para piyasasına yönelik yapılacak herhangi bir idârî ya da yasal müdahâle, karşısında çok güçlü hukukî argümanlarla donanmış, mâlî ve insanî gücü çok yüksek bir dirençle karşılaşacaktır. Kripto para piyasası, sâdece kamuya mâl olmuş olmakla bile, temel insan hakları çerçevesinde, özellikle mülkiyet hakkı çerçevesinde çok güçlü bir hukukî koruma sağlamış durumda.
Özetle; statükocu kesimin iddiâ ettiği gibi, kripto para ekosisteminin varlığı artık devletlerinin iki dudağının arasında değil. Evet, belki ilk zamanlarda devletler için böyle bir imkân vardı fakat günümüzde devletler, kripto para ekosisteminin gücünün ve hukukî varlığının farkında varmış durumdalar. Zâten böyle bir inatlaşma çağımızın gerçekleriyle ve evrensel hukuk kurallarıyla büyük bir çelişme yaşayacaktır. Bu nedenle önümüzdeki süreçte devletlerin kripto para ekosistemi ile orta yol bulma, bu ekosistemi küresel sisteme entegre etme çabası artarak devâm edecek. Ve statükocuların büyük bir umutla beklediği “kripto para ekosisteminin nükleer kıyâmeti” aslâ gerçekleşmeyecek.
Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.