Yükleniyor...

Altcoin’ler ne zaman yükselecek?

Dostlarım hepinize merhabalar.

Dostlarım hepinize merhabalar. X’teki hemen her tweet’imin altına aldığım bir soru var: “Bu altcoin’lere ne olacak, ne zaman yükselecek?”

Dostlarım altcoin’lerin kaderi teknik analize ve çizgilere değil, ABD’de enflasyonun kaderine bağlı.

Enflasyon düşmeli ki faizler insin, faizler inmeli ki – çok basitçe ve kafanızı karıştırmadan – para bollaşsın ve hepinizin beklediği boğa yaşansın.

Yani “Altcoin’ler ne zaman yükselecek?” sorusu çizgilerle değil, ekonominin döngüleriyle cevaplanacak bir soru.

Peki nedir bu döngüler?

Ekonomi üç temel gösterge tarafından yönetilir: Paranın miktarı, enflasyon ve faizler.

Bu üç gösterge merkez bankalarının müdahale ettiği ve piyasaların iniş çıkışlarını belirlediğimiz ana unsurlar. Yani doğru zamanda doğru hamleler yaparsak, piyasada ne varsa onu yakalayabilir, kârımızı koruyabiliriz. Veya altcoin’ler ve piyasaya ne zaman yükseleceğini ve düşeceğini bu göstergelerle anlayabiliriz.

Bu yazımda her bir göstergenin ne işe yaradığını, kriz dönemlerinde nasıl etkili olduğunu ve en nihayetinde S&P 500 ile Bitcoin gibi iki önemli varlığın bu döngülerden nasıl etkilendiğini örneklerle açıklayacağım. Daha sonra ise altcoin’lerde ne zaman yükselme bekliyorum onu söyleyeceğim. Lütfen her kısmı dikkatle okuyun.

Paranın miktarı

Öncelikle paranın miktarına bakalım. Merkez bankalarının elinde tuttuğu, ekonomiye yön verme gücü olan en önemli araçlardan biri para basmaktır.

Para basımı ve çekilmesi:

  • Parasal genişleme: Ekonomi kötü günler geçiriyorsa, merkez bankaları piyasaya yeni para sürerek ekonomiyi canlandırmaya çalışır. Bu, borsaların yükselmesi, işsizliğin düşmesi ve insanların cebindeki toplam paranın artması gibi olumlu etkiler yaratır.
  • Parasal sıkılaşma: Tam tersi durumda, ekonomi aşırı ısındığında veya enflasyon tehlikesi hissettiğinde piyasadan para çekilir. Bu durum, para miktarını azaltarak, enflasyonun kontrol altına alınmasını sağlar.

Örneklerle anlatım:

  • 2008 mortgage krizi & COVID süreci: 2008’de mortgage krizinin ardından ve COVID salgını sırasında ABD Merkez Bankası (Fed) ekonomiyi kurtarmak için devasa para basımına gitti. Buna karşılık, 2017 ve 2022 gibi dönemlerde para çekme işlemleriyle piyasaları dengelemeye çalıştık.

Bu şekilde, para basımının ve para çekmenin ekonominin genel aktivitesinde doğrudan etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Yani para miktarını yönetmek, ekonomiyi ayağa kaldırmak ya da soğutmak için en önemli araçlarımızdan biri.

Enflasyon – fiyatların hızla yükselmesi

Bir diğer temel gösterge ise enflasyon. Kısacası enflasyon, mal ve hizmet fiyatlarının ne kadar arttığını gösterir. İşin püf noktası, para basımının enflasyonu tetikleyebilmesidir. Nasıl mı?

Temel dinamikler:

  • Para basarsan, enflasyon artar: Ekonomiye fazla para girerse, tüketici talebi artar. Bu da mal ve hizmetlerin fiyatlarını yukarı çeker.
  • Enflasyonun zararları: Artan enflasyon özellikle hane halkının alım gücünü düşürür. Yani, cebimizdeki paranın değeri azalır.

Müdahale yöntemleri:

  • Faiz artırımı ve para çekme: Enflasyonun kontrol altına alınması için merkez bankaları faizleri yükseltir veya piyasadan para çekmeye gider. Böylece, aşırı talep yavaşlatılır ve fiyatlar dengeye kavuşmaya çalışır.

Gerçek hayattan örnek:

  • 2008 Sonrası ve COVID Süreci: 2008’de basılan paranın ardından enflasyon yükseldi, COVID sonrası da benzer bir durum yaşandı. Bu yüzden, Fed ilk önce faizleri düşürerek ekonomiyi canlandırmaya çalıştı, sonra enflasyonun kontrolü için faizleri artırdı.

Özetle, enflasyon, ekonominin “ısı göstergesi” gibidir. Yani ekonomide ne kadar para varsa, enflasyon da o oranda yükselir. Bu yüzden merkez bankaları enflasyonu kontrol etmek için titizlikle müdahale eder.

Faizler – paranın maliyeti

Üçüncü temel gösterge ise faizlerdir. Faiz, paranın maliyeti yani borçlanmanın bedelidir. Faiz oranlarındaki değişiklikler ekonomik büyüme ve yatırım üzerinde doğrudan etkili.

Faizlerin rolü:

  • Düşük faiz, kolay borçlanma: Faiz oranları düştüğünde, şirketler ve bireyler daha ucuza kredi kullanarak yatırımlarını artırır. Bu, ekonomik büyüme ve istihdamın artmasına neden olur.
  • Yüksek faiz, yavaşlama: Tam tersi durumda faizlerin yükselmesi borçlanmayı pahalı hale getirir, yatırım ve tüketim yavaşlar. Bu da ekonomiyi soğutma etkisi yaratır.

Kriz zamanlarında faiz politikaları:

  • 2008 ve COVID Dönemleri: Mortgage krizi sonrası ve COVID döneminde, ekonomik durgunluğu önlemek için Fed faizleri düşürmüş; ancak enflasyon yükselince bu politikayı değiştirip faizleri artırmıştır.

Piyasa üzerindeki etkisi:

  • Faizlerin düşmesi piyasada kolay kredi koşulları yarattığı için S&P 500 gibi hisse senedi endeksleri yükselirken, faizlerin yükselmesi piyasayı yavaşlatır ve düşüşe neden olabilir.

Kısacası, faiz oranları ekonominin hem can damarı hem de denge unsuru gibidir. Faizlerin kontrolü, ekonomik büyüme ile enflasyon arasında ince bir denge kurmak için hayati önem taşır.

Piyasalar: S&P 500 ve Bitcoin’in döngülerle dansı


Şimdi, yukarıda incelediğimiz üç temel gösterge ile piyasaların nasıl etkilendiğine bakalım. Hem geleneksel finans piyasası S&P 500 hem de Bitcoin’in nasıl etkilendiğini ele alacağım.

S&P 500 – Klasik piyasanın nabzı

Kriz dönemlerinde başlangıç:

  • 2007 ortasında mortgage krizi patlak verince piyasalar düşmeye başladı. Bu düşüş, Fed’in faizleri düşürme hamlesine yol açtı.
  • Lehman Brothers’ın 2008’de batması piyasaların iyice sarsılmasına neden oldu. Para basımına geçilse de müdahale biraz geç kaldı.

Toparlanma süreci:

  • 2009 Şubat’ında devasa bir para basımı gerçekleşti ve S&P 500 toparlanmaya başladı. Yani, piyasada bolca para olduğu sürece endeks yükselme eğilimine girdi.
  • Ancak para basımı enflasyonu da yükseltince Fed 2015 sonrasında faizleri artırmaya başladı. Bu dönem boyunca S&P 500 ya yatay seyretti ya da düştü.

Siyasi ve ekonomik faktörlerin etkisi:

  • S&P 500’ün düşüşü seçim öncesi siyasi baskıları beraberinde getirdi. Bazı dönemlerde siyasi müdahaleler de para basımına yön vererek piyasaların toparlanmasına neden oldu.
  • COVID krizinde önce faiz indirimi ve para basımıyla desteklenen piyasa toparlanırken, enflasyonun artması sonrası faiz yükseltmeleriyle endeks yeniden düştü.

Genel olarak S&P 500 endeksi para basımının ve düşük faizlerin getirdiği pozitif etkilerle yükselirken, parasal sıkılaşma ve faiz artışlarının baskısıyla düşüş dönemleri yaşıyor. Yani merkez bankalarının politikaları S&P 500 üzerinde doğrudan etkili oluyor.

Bitcoin

Bitcoin, 2008 mortgage krizinde henüz sahnede yoktu. Ama krizin yarattığı para politikası boşluğuna alternatif olarak ortaya çıktı. Bitcoin’in de kendine has dinamikleri var:

İlk dönem ve olgunlaşma:

  • Bitcoin’in ilk yıllarında henüz piyasa değeri düşük ve işlem hacmi azdı. Bu yüzden para politikalarının etkisi klasik varlıklara göre daha az belirgindi.
  • Fakat 2017’den itibaren Bitcoin de piyasa olgunluğunu artırmaya başladı ve artık ekonomik döngülerden etkilenir hale geldi.

Döngüsel etkileşimler:

  • 2017’de Bitcoin zirve yaparken, Fed’in faiz artırma ve parasal sıkılaşma politikaları devreye girdi. Bu durum Bitcoin’de keskin düşüşlere neden oldu.
  • 2019’da faizlerin düşmeye başlamasıyla Bitcoin toparlanma sinyalleri verdi.
  • COVID salgını döneminde faiz indirimi ve dev para basımıyla Bitcoin de yükselişe geçti. Ancak enflasyon beklentileri ve sonrasında gelen faiz artışları Bitcoin’in tepe noktasına yakın bir düşüşe yol açtı.
  • 2023 itibarıyla faiz artırımının sona erdiği beklentileriyle Bitcoin yeniden yükselirken, son aylarda “enflasyon yüksek, işsizlik düşük” gibi verilerin etkisiyle zirve seviyelerden gerileyip dip yaptı.

Ekstra faktörler:

  • Bitcoin’in fiyat dinamiklerinde Luna çöküşü, FTX skandalı gibi FUD (Korku, Belirsizlik, Şüphe) unsurları da etkili oldu.
  • Ancak genel olarak Bitcoin’in piyasası da para politikaları ve makroekonomik göstergelerle paralellik göstermeye başladı.

Özetle, Bitcoin başlangıçta kendi kurallarıyla hareket etse de artık ekonomik döngüler ve merkez bankası politikalarıyla uyumlu bir seyir izliyor. Yani hem klasik piyasalarda hem de dijital dünyada para basımı, enflasyon ve faizlerin etkileri kaçınılmaz hale geldi.

Sonuç

Benim anlatmaya çalıştığım özetin özü şu: Ekonomide üç temel gösterge – paranın miktarı, enflasyon ve faizler – adeta bir döngü içerisinde birbirini etkiliyor. Şöyle özetleyebiliriz:

  • Para basımı: Ekonomiyi canlandırmak için uygulanan para basımı kısa vadede piyasaları yukarı çekiyor. Fakat bu durum enflasyonu tetikleyebiliyor.
  • Enflasyon: Para basımının artışı mal ve hizmet fiyatlarını yükseltir. Böylece hane halkının alım gücü azalır ve merkez bankaları müdahale etmek zorunda kalır.
  • Faiz politikaları: Faizler ekonomik büyümeyi ve yatırımın yönünü belirleyen ana araçlar. Düşük faiz dönemlerinde yatırımlar artarken, yüksek faiz dönemleri ekonomiyi yavaşlatıyor.

Bu üç gösterge, özellikle kriz dönemlerinde nasıl davranmamız gerektiğini de belirliyor. Örneğin, 2008 mortgage krizi ve COVID salgını gibi zorlu dönemlerde merkez bankaları devreye girip önce faizleri düşürüp, sonra enflasyonun kontrolü için faiz artışına giderek piyasaları dengelemeye çalıştı.

Bunun yan sıra bu döngüler hem geleneksel finans piyasası olan S&P 500’ü hem de dijital varlıklar dünyasının gözdesi Bitcoin’i doğrudan etkiliyor. S&P 500 para basımının ve düşük faizlerin etkisiyle yükselirken, parasal sıkılaşma dönemlerinde düşüşe geçti. Bitcoin ise başlangıçta kendi dinamikleriyle hareket etse de gün geçtikçe merkez bankası politikaları ve makroekonomik verilerle uyumlu bir seyir izledi.

Özetle, ekonomide neler olup bittiğini anlamak için merkez bankalarının para politikalarını enflasyonun seyrini ve faizlerin dalgalanmalarını yakından takip etmek gerekiyor. Cevabımız çizgilerde değil ekonominin kendinde.

Peki şu an durum ne alemde?

Dostlarım, ABD’de enflasyon eylül ayında dip yapmış, daha sonra da artmaya başlamıştı. Her ne kadar Trump’ın koltuğa geçmesi ve onun pro-kripto politikalarıyla kripto paralar bir süre pozitif ilerlese bile yüksek enflasyon piyasaları vurdu. Ve dahası, ÜFE verisiyle ISM üretim ve servis satın alma müdürleri endeksinin fiyatlarında büyük sıçramalar geliyor. Yani üretici maliyetleri artıyor ve daha fazla enflasyon yolda olabilir.

Tablo 1: ABD enflasyon verisi (Trading Economics, 2025)

Yakın zamanda Trump öteki ülkelere gümrük vergileri koymaya başladı ve bu durum da başta enflasyonu arttıracağı düşünüldüğü için (uzun dönemde bence de öyle olacak) piyasalar negatif etkilendi.

Ama Bloomberg başlıklarından görüyoruz ki piyasa çok daha yüksek vergiler beklemiş ve o kadar yüksek vergiler gelmedi. Öyle olunca piyasa şu an al ve bekle moduna geçmiş, Bloomberg başlıklarından bunu görüyoruz.

Ben de bunun böyle olacağını X sayfamda “azalan getiriler teorisi” ile anlatmıştım. Yani, çok basitçe ve kafanızı karıştırmadan ve konu ile bağlantılı olarak, aynı haber aynı ortamda defaatle yayımlandığında birinciden sonraki yayınların etkisi azalarak düşer.

Yani gümrük vergisi haberlerinin etkisi bundan sonra azalarak devam edecek, belli bir yerden sonra piyasaya etki etmeyecek. Ama tabii yeni ve önemli bir ülkeye büyük bir vergi gelirse o durum başka. Bu durum zaten “aynı haber” olmuyor, başka bir haber oluyor. Onu belirteyim.

Görsel 1: Bloomberg Başlıkları (Bloomberg, 2025)

Öte yandan Trump Dünya Ekonomik Forumu’nda “Fed faizleri indirmeli” açıklamasında bulundu. Bu durumda yukarıda da anlattığım gibi piyasadaki para bollaşacak ve piyasa faizlerin inmesinden itibaren, hatta faiz indirilmesinin ihtimalinin artmasından itibaren (sizin için ipucu: faiz indirimleri ihtimalinin yüzde kaç olduğunu Polymarket’ten takip edebilirsiniz. Göreceksiniz ki orada faiz indirimi oranı arttıkça piyasa yükselmeye başlayacak) piyasanın yükseldiğini ve altcoin’lerin de piyasayı takip ettiğini göreceksiniz.

Ama enflasyon düşmeden inen faizler ve Trump’ın teşvikleri, deregülasyonları ve vergi indirimleri (Federal gelir vergisindeki indirimler gibi) daha da enflasyonist bir ortam yaratacak, Fed de “enflasyon çok arttı faizleri artırmamız lazım” minvalinde konuşmaya başlayacak. Benim modelim Fırat Lux Growth Projections’un öngördüğü gibi Ekim-Aralık aylarında kripto piyasaları tepe yapacak ve düşüş başlayacak.

Zaten şu an CME verilerine göre 2026’nın temmuz ayında yüzde 1 de olsa faiz artırımı ihtimali var. Yani insanlar o zamana enflasyonun çok artabileceğini düşünüyor. Ben bu takvimin Trump’ın politikaları ile öne çekileceğini düşünüyorum.

Tablo 2: CME faiz verileri (CME, 2025)

Sonuç

Yani özetlersek, enflasyon düşmeden veya Trump baskı ile faizleri indirmeden hepinizin beklediği altcoin boğası zor ihtimal.

Eğer baskılar sonuç verirse Mart – Mayıs arasında faiz indirimleri başlayabilir. Bu sıralarda boğa yeniden alevlenebilir. Bu durum hem ekonominin döngülerine hem Trump’ın karakterine hem de matematik modellerime uyuyor.

Faiz indirimi haberleri ile başlayan enflasyon (Polymarket takibi diye anlatmıştım) enflasyonun çok yükselmesi ile bitebilir.

Okuduğunuz için teşekkür ederim, haftaya görüşmek üzere.

Kaynaklar

Trump’s Tariffs Are a Mystery, So Investors Keep Buying Stocks. (2025, February 15). Bloomberg. Retrieved February 16, 2025, from

CME FedWatch – CME Group. (2025).


Trading Economics. (2025). United States inflation rate.

Bu makale yatırım tavsiyesi veya önerisi içermemektedir. Her yatırım ve alım satım hareketi risk içerir ve okuyucular karar verirken kendi araştırmalarını yapmalıdır.